Kaç Kişiyiz

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Boşanmalar Neden Artıyor

Evlilikte sorunların çözülememesi anlık bir durum olmaktan çok bir süreci içerir. Evlilikteki denge, eşler arasındaki iletişimin niteliğinin yüksekliğine bağlı iken, evlilikteki sorunlar bu iletişimin zayıflığından kaynaklanmaktadır. Son yıllarda batı ülkelerinde evlenme oranlarında düşme yaşanırken, boşanma ve nikâhsız birliktelik yaşayan çiftlerin sayısında artış görülmektedir. Evlilik ile ilgili yaşanan bu değişim, nesiller arası geçiş ilkesi ile sonraki nesiller açısından da boşanma riskini artıran bir unsur haline gelmektedir.

Evrensel olarak son yıllarda boşanma oranlarının artması ve boşanmanın daha yaygın bir kültür öğesi haline gelmesi, toplumsal ve kültürel değişimin aile üzerindeki etkileri ile bağlantılıdır .Düşük orandaki varlıklı insanların dışında evlilik, mülkiyetin kuşaktan kuşağa aktarılmasında araç olarak değerlendirilmemekte, aile kurumu daha az zorunlu bir ekonomik ortaklık olarak görülmektedi.. Genel refahtaki artış ile evlilikle ilgili bir sorun olduğunda ayrı bir ev açmanın daha kolay hale gelmesi, boşanma oranlarının artmasında önemli bir etken olmaktadır .

Sanayi devrimi sonrası, üretim araçlarındaki değişikliklerin yol açtığı kentleşme ile birlikte ortaya çıkan yeni yaşam tarzları, toplumsal hayatta giderek artan bir oranda hareketliliğe yol açmıştır. Bu durum zamanla bireyselleşmeye, kadının özgürleşmesine neden olmuş ve süreç içerisinde kurulan evlilikler geçmişte olduğu gibi kadının ikinci planda olduğu değil de, sevgi ve saygının karşılıklı olarak yaşandığı bir yapıya dönüşmüştür. Bu temelde kurulan evliliklerde, kadının erkeğe “bağımlılığı” yerine “karşılıklı bağlılık” ilkesi ön plana çıkmış, evliliğe yüklenen anlamlar değişmiş; evlilikten daha fazla dayanışma, dostluk, sevgi paylaşımı ve duygusal yakınlık beklenilmeye başlanmış, ilişkinin niteliği eşlerin beklentilerini karşılayamadığı noktada boşanma daha fazla gündeme gelmiştir. Farklılaşan yaklaşımlardan birisi de çocuk noktasında ortaya çıkmıştır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaygın kanaat; tek başına çocuğun varlığının sorunlu bir evliliği sürdürmek için yeterli bir unsur olmadığıdır .

Sanayileşme sonrası yeni özgürlük anlayışının yanı sıra, dinsel ve töresel değerlerin aile kurumu üzerindeki etkisi azalmıştır.

Ayrıca tek başına çok olumlu sayılabilecek kimi değişmeler boşanmayı kolaylaştırıcı etken olmuştur. Kadın haklarının gelişmesi, kadınların eğitim seviyelerinin yükselmesi ve kadınların üretici olarak toplum yaşamına katılmaları evlilikteki uyumu etkilemiştir (Yörükoğlu 2000). Kentsel yaşamda, yaşanan hızlı toplumsal hareketliliğin etkisiyle, sevgiden başka ortak yanları olmayan, değişik kültürel özelliklere sahip insanların, farklı yetişme tarzı, eğitim durumu özelinde yaptıkları evliliklerde başarı şansı düşük olabilmektedir.

Benedek ve Brown, Amerika Birleşik Devletleri’nde 1970’li yıllardan sonra her yıl yarım milyondan fazla çocuğun anne ve babasının boşandığını, 1950’lerde düşük olan boşanma oranının 1960 ve 1970’ler ile birlikte hızlı bir şekilde artmasının tesadüf olmadığını belirtmiş, değişen hatta evrim geçiren dünyada ve giderek daha fazla özgür olan bir ortamda, toplumun değil, bireyin mutluluğunu önemseyen bir anlayış içinde, hem kadının hem de erkeğin evliliğin kutsallığı ile ilgili toplumsal ve dini yapıları sorgulamaya başladıklarını, eşlerin birbirlerine karşı duygusal boyutta uzaklaşmalarını boşanma için yeterli görebildiklerini, ayrıca hükümetlerin de boşanmayı kolaylaştırıcı yasalar çıkararak boşanmaların artmasında etken olduğunu belirtmişlerdir.
Günümüzde pek çok çiftin boşanma nedenlerinin temelinde aralarında sevgi bağı olmasına rağmen, kişilik uyuşmazlığı yaşayarak, sağlıklı eş ilişkisi oluşturamamaları yatmaktadır (Collange 1996). Gençtan (2003), modern çağda evrensel olarak boşanma oranlarının artmasını, insanların evliliğe daha az istekli olmalarına değil, evlilik anlayışındaki değişim ile birlikte mutlu olabilmeyi, geleneksel değerler ve çocuğun varlığı için sorunlara katlanılmasına tercih edilmesine bağlamaktadır. Ayrıca boşanma evlilikten kaynaklanan derin bir doyumsuzluktan çok, evliliği ödüllendirici ve doyum sağlayıcı ilişki haline getirme kararlılığındaki artışın bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir.

Aile özelinde yaşanan değişmelerde ve boşanma oranlarının artmasında medya olarak adlandırılan, kitle iletişim araçlarının da etkisi vardır. Kitle iletişim araçlarında programlar sevgi paylaşımı noktasında flört etmeyi özendirirken, boşanmanın olağan bir durum olarak algılanmasına neden olabilecek yayınlar da yapmaktadırlar.

Evrensel olarak modern çağda boşanma oranlarının artması tek bir nedene bağlı olmaktan çok, birçok etkenin bir bütün olarak aileyi ve bireyleri etkilemesinden kaynaklanmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder